Başlıksız
Takvime baktıkça canımın sıkıldığı bir güne geldim yine. Seneyi 364 güne düşürme şansım olsa şubatın yedisini cart diye kesip atmak isterim. Öyle işe yaramaz öyle sinsi bir tarih. Bir 29 şubat asaleti falan yok her sene burda ağzına sıçtığım. Bir kere de gelme ya, bu sene ben yokum kanka de. İçin rahat olsun karşim de. Ama yok. Yine burdasın, burdayız beraber. Şubatın yedisi demek sanki böyle çöküş simgesi gibi bişey artık bilinç altıma işledi yaklaştıkça dağılıyorum buna. Zaten önceden de kendini pek seven biri değildim, zamanla bu sevgisizliğin çembeini genişlettim. Artık daha çok şeyi sevmiyorum galiba. Zaten bok gibi dünya işte ya. Neyinden keyif alıyolar hiç biliyorum. Şu salak günün öncesinde en azından seviliyor olabileceğime inancım vardı. Yani çok bok bi insan olsam bile sevilebiliyodum. Daha ne olsundu olm. Mümkündü yani olabilirdi. Bu hatalı düşüncelerim sanırım tutunacak dalımdı o zamanlar. Kaç tane 7 şubatlar geçirdim ama sanırım iki adım ilerleyebilmiş değilim halen. Dünya bile boka sarıyo galiba benim bu enerjimden 😀
Ya o kadar da çözüm yolları aramaya meyilliyim hep. Bak örneğin pandemi var diye ege otlarını bilmemnelerini tanıma senesi yaptım kendime. Radikalar, cibesler, karnabaharlar, pazılar, ıspanaklar, falanlar filanlar yapıp deniyorum. Hatta sırada kereviz var.( bu kereviz sanki yenmez gibi geliyo daha ya. Bi de pırasa. yenmez o. onu denemem) Neyse her boka bir çözümüm var ama işte şu gönlüme zincir vuramıyorum(götüm ya) anlamıyo sığır varılacak bir yer olmadığını. Bir umutlar, belkiler, olm ya sen yanlış düşünüyosun öyle değil kankalar. Çekip karşına konuşmak istiyosun da konuşamıyosun da işte. Sanki o bile yabancı bana. Bazen de bu duruma nasıl geldik diye düşünüyorum. Geldiğim yerde en tatlı hayalim sabah uyandığımda kimsenin beni tanımadığı bir yerde uyanmış olmak. Sahi ya neler oldu böyle ya. Nerden nereye geldik diye. Bu gerçekten çok dramatik ya. Giriş olsun gelişme olsun gerçekten masal gibi. Ya da ne bileyim bence öyleydi işte. Ama o son bölüm gerçekten çok zorlama ve saçma. Asla hikayeye oturmuyor. Zaten o son bölümün saçmalığı sanırım bana sürekli çabalamaya devam etmekten çare bırakmadı. Çabaladıkça da sanırım tükeniş 🙂 Ve benim bu tükenişi öngöremeyişim. Gerçi öngörsem de pek farklı olmazdı. Her sabah kalktığımda bugün ne yapayım da ördeğimi geri kazanayım diye baya zaman geçti yani. Bu zaman aralığında zaten bana dair birşey hatırlamıyodur bile artık. Bunu düşnmek biraz ağır geldi şu an. yazmaya devam etmek istemiyorum. Gidip uyuyabilinceye kadar içmek istiyorum. Bu sefer de böyle olsun pek iyi hissetmiyorum burda bırakayım.